Thursday, September 23, 2010

Sevmek çetin bir savaşmış aslında..

O gece beyazlar içinde tıpkı bir meleği andırıyordu.Yüzü ışıl ışıl parlıyor, o nur yüzüne bakınca içi titriyordu insanın.Salona yürüyüşündeki asalet ayrı bir hava katmış, imrendiriyordu tüm misafirleri.Evet o benim biricik ablam Rumeysaydı .Onca yıl kıymetini bilemediğim tek ablacımdı o.İki kardeşim yetmedi sayı şimdi üçe çıktı.Öpüp koklayamadan doyamadan...Koyuyormuş ayrılık..Koca İstanbul dar gelir bana bundan gayri. Her gün geçmek bilmez..Bazen herşeyi bırakıp çekip gitmek boynuna sarılıp her birinin beni de götürün demek istiyor...Bu hayatta her güzel şey rüyaymış ya,işte bu da bir son buldu.Gülmek için yaratılmış bu gözlerden yaşlar akar sel olur, Allahım kavuştursun bizi.Ablacıma da iki cihanda da mutluluklar diliyorum.Herşey diledikleri gibi olur inşallah.Hadi iyi sabahlar.

Monday, September 6, 2010

Son Mübarek Günler....


    Hızla akıp giden zamanla bir Ramazanı daha geride bırakıyoruz.Evet bugün en mübarek gecelerden biri , Kadir gecesi..Öyle ki bu gece de sema kapıları aralanır, melekler bölük bölük yeryüzüne inerler.Seher vaktine kadar olan bu gecede dualar kabul buyrulur ve günahlar bağışlanır.Peki öyleyse, artık gaflet uykusundan uyanma vakti değil midir ? Her gün ömrümüzden yirmidört saat yerken biz nankör insanlar hiç mi düşünemeyiz hiç mi akledemeyiz doğruyu ki şu mubarek ayda bile oruç tutarız tuttuğumuzu sanarak, hakkını veremeden...


 Bazen ölümü bekler oluyor insan..Bazen de korkarak uzaklaşmak istiyor, kaçarcasına.. Şu hayat ki sadece dinlenmek için durduğumuz bir ağacın gölgesiyse, katedeceğimiz daha çok yolumuz yok mudur? Asıl yolculukta bundan sonra başlamıyor mu ki hiç bitmeyecek gibi yaşıyoruz bu yalan hayatı?... Ölmeden önce ölmek gerekirmiş ki biz insanlara verilen bu emanetin değerini anlayalım...Hoş öyle de olsa insan nankör, unutmaz mı kurtarıcısını aslan bırakınca peşini.... Bizler şu hayatın ya avı ya da avcısı... İrade bizdedir,seçmek elimizdedir ... Bir yolda hüsrana uğrar ötekinde ise murada ereriz....Pişmanlık ve tövbe..Birbirini bütünleyen iki ayrı kavram.Geç mi peki? Şu yolda ilerlediğimiz sürece, hayır...Zararın neresinden dönersen kardır değil mi?..Peki hala neden uyanamıyoruz bu gaflet uykusundan?  Bile bile devam ediyoruz bu oyuna....


  Vakit doluyor... Neden ve neyi bekliyoruz o zaman ? Uğruna savaşacağımız Kim? Ya cedelleştiğimiz? .....






  Şeyma....